PERİNÇEK
GÖREV İCABI
BİR SOLCUDUR!!!(20)
Perinçek de, dayısı Turhan Olcaytu da, milliyetçi-devletçi ve darbe destekçisi!
Perinçek'in dayısı Em. Tümg. Turhan Olcaytu 12 Eylül faşist darbesini desteklemiş, ancak yeğeni Perinçek'in ve diğer yeğeni Av. Emcet Olcaytu'nun güya "sol" faaliyetleri karşısında ititazcı bir tavır göstermemiştir. Nihayetinde Perinçek’in
Atatürkçü yayın grubunda faaliyet
göstermiştir.
“Derin dayı”, “derin yeğen”, “derin kuzen” üçlemesini
de gördük. Üçleme hem Tatar, hem Ermeni kanı taşıyor. Ancak üçleme, bir Türk’te
rastlanmayacak
kadar Türk milliyetçisi ve devletçisi olarak arzı endam ediyor.
kadar Türk milliyetçisi ve devletçisi olarak arzı endam ediyor.
Fotoğrafta görülen şahıs, Doğu Perinçek'in dayısı Em.Tümgeneral Turhan Olcaytu adlı Tatar'dır. Bu şahıs 19 21 yılı Malatya-Darende
ilçesi Gerimter köyünde doğmuştur. Oğlu 2.Ergenekon Davası sanığı tipik Tatar
tipli Türk milliyetçisi Av. Emcet Olcaytu'dur. General Olcay tu, ABD ve birçok emperyalist Avrupa ülkesinde TC
ordusu adına kurslara
Emcet Olcaytu, Ergenekon
sanığı ve Perinçek'in
dayısının oğlu.
tabi tutulmuştur. Emperyalizmin tezga hından geçmiştir.
ASELSAN'ın kurucularındandır. Ölmeden önce ASELSAN Yönetim Kurulu
Başdanışmanıydı. 12 Eylül faşizmi döneminde Kara Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı
Başkanlığı yapmıştır. Anıtkabir Derneği Başkanlığı da yapmıştır. Son
zamanların da yeğeni Perinçek'in Atatürk'ün Bütün Eserleri Yayın Kurulu'nda
görev almıştır. Anlaşıldığı üzere Doğu Perinçek derin faşist faaliyetlerinde yalnız değildir, askeriyedeki kolu
dayısı olmuştur. Bir de ART AN PERİNÇEK
adlı bir albay var bu nu da Perinçek
açıklasın.
Perinçek 1970’lerin başında
Kıbrıs işgaline karşıydı. O zamanlar faşist dediği Denktaş ile bugün elele. Dayısı Turhan Olcaytu ise daha başından itibaren Kıbrıs işgalinden yanaydı
ve bundan da nemalandı. Derhal Kara Kuvvetleri Güçlendirm e Vakfı kurduruldu ve
başına Turhan Olcaytu geçti.
Kıbrıs
Barış Harek
atı adını verdikleri,
atı adını verdikleri,
Perinçek'in dayısı müteveffa emekli
Tümgeneral Turhan Olcaytu. Turhan
Olcaytu soyadını Asya'nın Hitler'i Tatar
Cengiz Hanın akrabası Olcaytu Han
kabilesinden olduğu için mi seçmiş???
başka ülkelerin topraklarına saldırı, apoletli
faşistler için bir avantaj oluşturdu. Bu sayede ihtiyaç duydukları milliyetçi
gelişme, milliyetçi galeyan onların işine geliyordu.
Nitekim,
29 Aralık 1980 - 4 Ocak 1981 tarihli YANKI
dergisi 509. sayısında darbeci faşist Org.
Kenan Evren’i kapak yapıp YILIN ADAMI seçtiği sayısında, iki
sayfa da “Savunma” bölü müne ayırmıştı. Bu milliyetçi şahlanış bakalım nasıl
işleniyordu. Ve Perinçek’in dayısı Em. Tümg. Turhan Olcaytu’nun bu
süreçlerde rolü neydi?
YANKI der ki:
“1974
Kıbrıs Barış Harekatı’ndan hemen sonraydı. Halk 1000 ton çimento ile 100.000
liralık konserveyi Kara Kuvvetleri’nin önüne getirip bıraktı.
Birkaç gün içinde
yurt içi ve dışında da 18 milyon lira para toplanmıştı. Bu büyük ilgi
karşısında dönemin Kara Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral Eşref Akıncı ile Genel
Kurmay Başkanı Org. Semih Sancar,
adeta ‘yağan’ bu halk yardımını değerlendirip kullanabilmek için bir vakıf
kurulmasına karar verdiler. Kuruluşundan beri bu vakfın Genel Müdürlüğünü yapan
Emekli Tümgeneral Turhan Olcaytu , o
günleri anlatırken, ‘Halk Vakıf kurmaya adeta bizi mahkum etti.’ dedi.
(YANKI dergisi, 29 Aralık 1980 - 4 Ocak
1981, sayı: 509, s.10)
Birkaç gün içinde
yurt içi ve dışında da 18 milyon lira para toplanmıştı. Bu büyük ilgi
karşısında dönemin Kara Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral Eşref Akıncı ile Genel
Kurmay Başkanı Org. Semih Sancar,
adeta ‘yağan’ bu halk yardımını değerlendirip kullanabilmek için bir vakıf
kurulmasına karar verdiler. Kuruluşundan beri bu vakfın Genel Müdürlüğünü yapan
Emekli Tümgeneral Turhan Olcaytu , o
günleri anlatırken, ‘Halk Vakıf kurmaya adeta bizi mahkum etti.’ dedi.
(YANKI dergisi, 29 Aralık 1980 - 4 Ocak
1981, sayı: 509, s.10)
Bizce,
bu fakir fukara halk, hatta o zamanlar daha da eğitimsiz ve kültürel gerilik
içinde olan bu halk, milliyetçi kışkırtmalara kapılabiliyor, galeyana
gelebiliyordu. Her ne kadar milliyetçi kışkırtma ve milliyetçi galeyanlar derin
organizasyonlar şeklinde yapılmış olsa da bu provokasyonlara kapı
lanlar veya bu
provokasyonlardan medet umanlar, genel olarak Türkler olmamıştır. Bunlar esas
olarak Türk olmayıp başka millet ve etnisitelerden olanlardır, ancak Türkçü
kılığına bürünmüşlerdir. Aynen kontra general Turhan Olcaytu’nun Tatar olduğu halde Türk milliyetçiliğe soyunması
gibi. Turhan Olcaytu, Tatarların Olcaytu Han kabilesindendir. Soyadını
oradan almıştır.
lanlar veya bu
provokasyonlardan medet umanlar, genel olarak Türkler olmamıştır. Bunlar esas
olarak Türk olmayıp başka millet ve etnisitelerden olanlardır, ancak Türkçü
kılığına bürünmüşlerdir. Aynen kontra general Turhan Olcaytu’nun Tatar olduğu halde Türk milliyetçiliğe soyunması
gibi. Turhan Olcaytu, Tatarların Olcaytu Han kabilesindendir. Soyadını
oradan almıştır.
Kışkırtılmış,
galeyana getirilmiş halkın askeri vakıflara yardımları kısa bir dönemi
içeriyordu. Bunu kendileri de kabul ediyorlar. Şöyle ki:
“Kara
Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı’na Kıbrıs çıkartmasının yapıldığı 1974 yılında,
sadece dört ay içinde 66 milyon lira bağış yapıldı. 1975 yılında 36, 1976
yılında 21, 1977 yılında 12, 1978 yılında 9 milyon lira bağış toplayabilen bu
vakıf, 1979’da fahri komiteler kurarak bu rakamı 70 milyona yükseltti. 1980
yılında da 12 Eylül’e kadar bağışların temposunda da büyük bir artış görülmedi.
Rakamlardan da anlaşıldığı üzere kitle milliyetçi ajitasyon ve propagandaya
1974’te kapılmış, fakat yıldan yıla bu etki azalmış ve etki azaldıkça da
bağışlarda düşme yaşanmış. Tabii bu vakıfların işlerini vakıflarla
döndürebilmesi imkansız bir şey.” (YANKI dergisi, 29 Aralık 1980 - 4 Ocak
1981, sayı: 509, s.11)
Bunu
kendileri de şöyle ifade ediyor:
“Silahlı
Kuvvetler Vakıflarının halktan topladığı bağışlar, gerçi 12 Eylül’den sonra çığ
gibi büyümeye başlamıştı ama tek bir F-16 uçağının 1 milyar 440 milyon, bir
hücumbotun fiyatının 1 milyar, bir tankın 150 milyon lira olduğu düşünülürse,
yıllardan beri sürüp giden bu Güçlendirme Vakıflarının topladığı paralarla
ancak birkaç uçak, belki de bir iki muhrip ve üç beş tank satın almaktan öteye
geçmediği görülecekti.” (YANKI
dergisi, 29 Aralık 1980 - 4 Ocak 1981, sayı: 509, s.11)
Askeri
vakıfçılar işlerini bağışlarla yürütemeyeceklerini anlayınca, yasal kılıflı
haraç alma yöntemine başvurdular. YANKI
bu girişimi şöyle açıklıyor:
“1973
yılında çıkartılan 1784 Sayılı Yasa’yla, Milli Piyango idaresinin tüm net
gelirleri ile paralı spor karşılaşmalarının, ‘sinema, tiyatro gibi eğlence
yerlerinin giriş ücretlerinin 25’er kuruşunun Türkiye Jokey Kulübü gelirlerinin
de yüzde 15’inin bu Vakfa verilmesi sağlandı.” (YANKI dergisi, sayı: 509, s.11)
Perinçek’in dayısı Em.Tümg. Turhan Olcaytu yeni-sömürge,
kapitalist Türk devletinin apoletli has elemanı olarak bunca “devlet görevi”
ile uğraşırken bir başka “devlet görevi” ile mi görevlendirilmişti? O yüzden mi
Perinçek yayını olan Atatürk’ün Bütün Eserleri Yayın Kurulu’na
girmişti.
Turhan Olcaytu, milliyetçi-devletçi
özle dolu faşist yüzünü, 12 Eylül faşist darbesini değerlendirirken şöyle
gösteriyordu:
“Özellikle
12 Eylül harekatından sonra Vakıflara ilgi büyük ölçüde arttı. Bunun nedenleri
sorulduğunda, Kara Kuvvetleri Güçlendirme
Vakfı Genel Müdürü Olcaytu ‘Silahlı
Kuvvetlerimiz, halkımıza huzur, güven getirdi. Vatandaşın ordusuna güveni
arttı. Bu huzur ve güvenin devamı için Silahlı Kuvvetlerimize yardım
yapılıyor.” (YANKI dergisi, sayı:
509, s.11)
Daha
fazla söze gerek var mı?