15 Ağustos 2012 Çarşamba

MANİSA DELEGESİ KÖYLÜ ARKADAŞ
(TİKP Muhalefet Anılarımdan)

         27-28-29 Ocak 1980 tarihinde TİKP 1.Genel Kongresi
Aşağıdaki yazıyı Face'deki bir tartışma esnasında alelacele kaleme  aldım. Perinçek'e muhalefet ettiğim günlere dair anılarımı kısaca da olsa yakın zamanda yazacağım.
  

   Ben sana ağzı her laf yapan pratikte de devrimcidir demiyorum. Her iki özelliğin bir arada olması gerektiğini söylüyorum. "Hem kızıl, hem işçi" veya "hem kızıl hem köylü" olmalıdır.
     Bir insan bir konu üzerinde kafa yorarsa, düşünürse o konuya ait lafları da üretir. Yeter ki konuya ilgi duyup o konuda düşünsün. Düşünmek de bir çabadır. Düşünmeyen ve konuya dair olan ne varsa öğrenmeye çabalamayan elbette laf üretemez.
     Bak bir örnek. 1980 Ocak ayında TİKP adına (Partiye muhalefet olmama rağmen) Alaşehir, Soma, Kula, Sarıgöl, Salihli gibi ilçelerde ve daha ziyade köylerinde çalışma yapıyordum. Kula'nın bir köyünde bir köylüyü üye yaptım. Ben o zaman 22 köylü ise 44 yaşında idi.
1978 yılının Ekim ayı, TİKP'ye muhalefet ettiğim zamanlar. Kumkapı'da kaldığım evde.
   
    Ve geliş gidişlerimde onun evinde kaldım. Köy ilkokulu mezunu olan bu köylü arkadaşı öylesine geliştirdim ki, TİKP'i eleştirir hale geldi ve onu Parti Kongresi'ne aday gösterdim. Ve kabul edildi. Adaylardan biri bendim, ikincisi, Kula köylüsü, üçüncüsü de Manisa İl Başkanı olan arkadaş. Köylü arkadaşımız Manisa İl Kongresi'nde öyle nitelikli konuşma yaptı ki, en fazla oy alan benden sonra ikinci dereceden fazla oy alan oldu ve aldığı oy Manisa İl Başkanı'nı geçti.
     Gördüğün gibi, o zaman Manisa İl Başkanı uzun yıllar Almanya'da "solcu" olarak yaşamış ve Ankara Hacettepe Alman Dili Edebiyatı'nı 3. sınıftan bırakıp Manisa İl Başkanlığı'na gelmiş bir devrimci. 68 kuşağı olmasa da ona yakın.
     Ve bu köylü adeta bir kahraman gibi oldu Kongre sonrasında Ankara'ya TİKP Genel Kongre'sine gittik o da Manisa delegesiydi. Partiye muhalet ettiği için saldırıya uğrarız düşüncesindeydi. 
       Neyse saldırı yerine bol bol alkış aldım. Güzel bir Parti eleştirisi yapmışım demek ki. Ve kazasız belasız Manisa'ya döndük ben ve bazı arkadaşlar.
     Kongre sonrası bunların asla iflah olmayacaklarını düşünerek Parti'den ayrıldık.
    Benim  ayrılışımdan sonra Gün Zileli benim çalışma yapmadığım ilçeleri gezip muhalefet oluşup oluşmadığını kontrol etmiş. Benim çalışma yaptığım ilçelere ise adım bile atmamış. Gördes ilçesi çalışma yapmadığım ama tanıdığım arkadaşların olduğu bir ilçeydi. Gün Zileli, bu ilçeye gitmiş benim hakkımda karalama kampanyası yapmış. Gördes'te söylediği şu olmuş:  "Turgut çok kitap okuyordu, kafayı yedi, delirdi." . İşte bu yalanı yaymış.
     
Gün Zileli 1980 TİKP MK üyesi,1990 sonrası anarşist.
Aslında Perinçeklerin derin damadı ve sinsi Ergenokoncu.
    
     Aradan dört yıl geçmişti, Gördesli arkadaşlardan birine 1984 yılında Akhisar'da rastladım. Karşıdan geliyordu beni görünce sağ kaldırıma geçti. Ona "İbrahim gelsene, beni tanımadın mı?" dedim. Ve yanıma çağırdım. Olduğu yerde tereddütlü bir halde kalakaldı. Tekrar çağırdım. Baktım ki korkarak geliyor. "Ne oldu sana" diye sordum. Bir şey söylemedi? "Sen nasılsın iyileştin mi?" dedi. "Ben hasta değilim, hasta da olmadım. Kobak ile AYDINLIK MÜHENDİSLİK'teyim. Orada elektrik tesisat projesi çiziyorum. Gel dükkanda daha rahat konuşuruz" dedim.
     Ve dükkana gittik. Sohbete orada devam ettiğimiz bir sırada ki, sohbet ilerlemişti. O zaman bana, "ben senden delisin diye korkmuştum, ondan gelmedim." dedi. "Ne delisi?" diye sorunca bana anlattığı Gün Zileli'nin fazla kitap okumaktan dolayı delirdiğim yönündeki kara propagandası oldu. O arada Gün Zileli'ye "O. çocuğu, muhalefete tamammülü yok." dedi. Gördesli İbrahim Yaprak ile olan konuşmalarımızın tanığı eski Aydınlıkçı olan mühendis İsmail Kobakçam oldu.
     Konuyu oldukça uzattım. Ancak kısaca Manisa İl Başkanı olan arkadaşın akibetinden de söz edeyim. Arkadaş Manisa'da Perinçek'e karşı muhalefeti durduramadığı için darbeden sonra parasız pulsuz bırakıldı. Eşi de 1979 yılında çalıştığı devlet dairesinden ayrılmış "profesyonel devrimci" olarak TİKP'te çalışıyordu. Darbe sonrası kendisi, eşi  ve 3 yaşındaki kızlarıyla parasız pulsuz, sersebil kalmışlardı. Perinçek onlara para musluğunu kesti ve evlilikleri de fazla uzun sürmedi. Birkaç yıl sonra  boşandılar. Şimdi o küçük kız   büyüdü Almanya'da hukuk okudu, ardından da Tıp Fakültesi'nde okuyor. Arkadaş ve eşi  Almanya'da yaşamlarını sürdürüyorlar.
     Evet çook uzattığımın farkındayım. Bu da böyle oldu...