ALEVİLER, MUHAMMET, ALİ VE MATERYALİZM

Ben Alevi değilim fakat iki noktaya
değinmek istiyorum:
1) Eğer yazarın belirttiği gibi "Dedeler"in Arap
peygamberi Muhammet veya Ali soyundan geldiklerini iddia etm
eleri doğru ise. Bu
defa ortaya şöyle bir sonuç çıkar. Dedeler bir çeşit soyculukla, ırkçılık
yapmaktadırlar. Soyculuk konusunda veya da evlilik bağları ve tercihleri
konusunda anladığım kadarıyla Arap geleneği takip edilmektedir. Yani teyze
kızı, dayı kızı, amca kızı, hala kızı ile evlenilebilmektedir. Bu kendini
ilerici gören ve sayan insanlar için utanılacak bi
r durumdur. Örneğin bizlerde
evlilik konusunda yedi kuşak şartı vardır. Hatta komşu kızları bile kardeş
sayılmaktadır. Dolayısıyla gen bozukluğu da ortaya çıkmamaktadır. Ancak akraba
evliliklerinde gen bozuklukları ortaya çıkarak çeşitli hastalıklara sahip
insanlar üremektedir. Bu mu çağdaş, ilerici düşünüş?
eleri doğru ise. Bu
defa ortaya şöyle bir sonuç çıkar. Dedeler bir çeşit soyculukla, ırkçılık
yapmaktadırlar. Soyculuk konusunda veya da evlilik bağları ve tercihleri
konusunda anladığım kadarıyla Arap geleneği takip edilmektedir. Yani teyze
kızı, dayı kızı, amca kızı, hala kızı ile evlenilebilmektedir. Bu kendini
ilerici gören ve sayan insanlar için utanılacak bi
r durumdur. Örneğin bizlerde
evlilik konusunda yedi kuşak şartı vardır. Hatta komşu kızları bile kardeş
sayılmaktadır. Dolayısıyla gen bozukluğu da ortaya çıkmamaktadır. Ancak akraba
evliliklerinde gen bozuklukları ortaya çıkarak çeşitli hastalıklara sahip
insanlar üremektedir. Bu mu çağdaş, ilerici düşünüş?
2) Gelelim ikinci meseleye
hem Aleviyim hem de proleter devrimciyim diyen arkadaşlar büyük bir yanılgı
içinde olduklarını anlamıyorlar mı? Marksizmin felsefesi diyalektik ve tarihi
materyalizm dini düşünceye dayanan, ruhani özellikler arz eden düşünce ve
politik çizgileri çağımızda gerici olarak nitelemektedir. Alevi düşüncesine
dayanarak ne Türkiye tahlili yapabilirsiniz, ne de hakim sınıflara karşı
mücadele stratejileri ortaya koyabilirsiniz.
materyalizm dini düşünceye dayanan, ruhani özellikler arz eden düşünce ve
politik çizgileri çağımızda gerici olarak nitelemektedir. Alevi düşüncesine
dayanarak ne Türkiye tahlili yapabilirsiniz, ne de hakim sınıflara karşı
mücadele stratejileri ortaya koyabilirsiniz.
İlaveten şunu belirteyim. Alevi
adının Ali'den geldiği iddia edilmektedir. Halbuki bu yanlıştır. Al köküne evi
eki gelmiştir. Nasıl ki bendevi de bend köküne evi eki gelerek bendevi halini aldıysa. Zührevi de de durum aynıdır.
Zühr köküne evi eki gelerek zührevi kelimesi meydana getirilmiştir. Manevi
kelimesinde de man köküne evi eki getirilmiş ve manevi elde edilmiştir. Alevi
kelimesindeki al kökü kızıl olanı belirtmektedir. Alevi kızıl olan anlamına
gelmektedir. Bu nedenle Ali ile alakası yoktur. Zaten ideolojik çizgi olarak da
irtibatlı olamaz.
Ali, Muhammet'in yeğeni ve yetiştirmesi olarak İslamcı bir
kişiliktir. Nakşi yobazı, İmam Gazali, Aleviye ne kadar karşı ise eğer
yaşasalardı Muhammet ve Ali de o kadar karşı olacaklardı. İslam'ın önderleri
olan Muhammet için Ya Muhammet Ya Ali diyerek yobaz
müslümanın tekbiri gibi
tekbir getirmenin ilericilikle hiç bir alakası olamaz. Olsa olsa Ali'yi takiyye
yaparak karşı-devrimci halk ve insanlık düşmanı İslamcılara karşı Ali ve
çocukluklarının gördüğü zulmü de bahane ederek onları İslami gericiliğe karşı
kalkan olarak kullanmanız söz konusu olabilir.
müslümanın tekbiri gibi
tekbir getirmenin ilericilikle hiç bir alakası olamaz. Olsa olsa Ali'yi takiyye
yaparak karşı-devrimci halk ve insanlık düşmanı İslamcılara karşı Ali ve
çocukluklarının gördüğü zulmü de bahane ederek onları İslami gericiliğe karşı
kalkan olarak kullanmanız söz konusu olabilir.
Veysel arkadaş Ali olsun İmam
Hüseyin olsun bunlar İslam düşüncesinin önemli savunucuları değil mi?
Öte yandan onlarla çelişkiler gericiler arasındaki çelişkiler değil mi?
Ve bu bir iktidar kavgası, hem de Muhammet'in anne soyu ile baba soyunun
iktidar kavgası değil mi? Ali, Muhammet'in baba tarafını temsil ederken
diğerleri anne tarafının temsilcileri de
ğil mi? Biz proleter devrimciler
tavırlarımızı belirlerken üretim ilişkileri ile üretici güçler
arasındaki çelişkiden kaynaklanan mülkiyet ve mülkten yoksunluk
perspektifini mi göz önüne alacağız. Yoksa babalarımızın, dedelerimizin
yüzyıllar önce aldatılmışlığı temeline dayanan ve gerçek uzlaşmaz
çelişkilerin çözümünü ifade etmeyen kamplardan birinin
savunucusu-savaşçısı mı olacağız.
ğil mi? Biz proleter devrimciler
tavırlarımızı belirlerken üretim ilişkileri ile üretici güçler
arasındaki çelişkiden kaynaklanan mülkiyet ve mülkten yoksunluk
perspektifini mi göz önüne alacağız. Yoksa babalarımızın, dedelerimizin
yüzyıllar önce aldatılmışlığı temeline dayanan ve gerçek uzlaşmaz
çelişkilerin çözümünü ifade etmeyen kamplardan birinin
savunucusu-savaşçısı mı olacağız.