15 Ağustos 2012 Çarşamba

10/18/2011 · Kategori : tarih

 ARAP REJİMLERİNİN      NİTELİĞİ


Oldukça geniş bir coğrafyaya yayılmış bulunan Araplar, hemen hemen İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar, sömürge ulus durumundaydılar.
     1700'lerde Avrupa'da kapitalizmin gelişip kendine uygun düşen ulusal devlet anlayışını beraberinde getirmesi olgusuna Arap tarihinde rastlanmamaktadır. Ulus bilinci Arap dünyasına dışarıdan alma yoluyla girmiştir. O nedenle Arap milliyetçiliği tuhaf eklemlenmeler gösteren türdendir.
     Arap milliyetçiliği diğer tüm milliyetçilikler gibi yalnızca anti-sömürgecidir. Arap milliyetçiliğnin anti-sömürgeci karakteri ABD, İngiliz ve Fransız emperyalizminin işgal, ilhak ve hegemonya girişimlerine karşı oluşmuştur. Araplar aşağıdaki tabloda belirtilen savaşları kırk yıl gibi bir sürede vermişlerdir. Tarih için bu kısa süre, Arap milliyetçiliğinin yoğun bir dönem yaşadığını gösterirken iktisadi ve toplumsal gelişme için yeterli zamanı yakalayamadığının da ifadesi olmaktadır.
1945-1946 yılları arasında Arap uluslarının anti-sömürgeci savaşları
Devlet                 Tarih                 Savaş
ABD                   1958                 Lübnan'a saldırı
                          1982-1984        Lübnan'a saldırı
                          1991                Irak'a saldırı
Fransa                1945                Cezayir sömürge savaşı
                          1945                Suriye ve Lübnan sömürge savaşı
                          1952-1954        Tunus sömürge savaşı
                          1953-1956         Fas sömürge savaşı
                          1954-1962        Cezayir'e saldırı
                          1956                 Mısır'a saldırı
                          1961                 Tunus sömürge savaşı
                          1969-1980         Çad'a saldırı
                          1983                 Çad'a saldırı
                          1991                 Irak'a saldırı
İngiltere               1952                Mısır'a saldırı
                          1956                Mısır'a saldırı
                          1963                Güney Yemen sömürge savaşı
                          1965-1977        Umman'a saldırı
                          1991                Irak'a saldırı
İsrail                   1948                Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün ve
                                                 Filistinlilere saldırı
                          1956               Mısır'a saldırı
                          1967-1970       Mısır, Ürdün, Suriye'ye saldırı
                          1973               Mısır ve Suriye'ye saldırı
                          1982-1989       Lübnan'a saldırı

     Herbiri birer Üçüncü Dünya ülkesi olan Arap ülkelerinin milliyetçiliğine doğal olarak milli burjuvazilerin önderlik etmesi ilkesi burada geçerli olamamıştır. Bu ülke rejimlerinin herbirinin egemen gücü bürokrat burjuva, kral, şeyh, sulltandır. Genelde feodal dönemden sonraki yeni-sömürgeci dönemin kapitalist üretim biçimlerinin egemenleri konumundadırlar. Bu orijinal durumlarından dolayı söz konusu egemenler ulus devletlerini sağlam bir zemine oturtmak ve geleceğe taşımak yerine komşu Arap rejimlerine karşı saldırgan emeller beslemişlerdir. Anti-sömürgeci olmaları, ancak anti-emperyalist olmamaları nedeniyle emperyalist sistemden kopamamışlar çeşitli emperyalist devletlerin bağımlılık ağlarına takılıp kalmışlardır.
     Özellikle 1970 sonrasında iki süper devletin hegemonya mücadelesine sahne olan dünyada bazı Arap rejimleri Amerikancı bir safta yer alırken diğer bazıları Sovyet sosyal-emperyalizminin saflarında konumlanmıştır. Örneğin Nasır Mısır'ın en büyük sorunu olan "su sorunu"nu çözmek için Nil nehri üzerinde yapılacak olan Assuan barajına umut bağlamış durumdayken, bunun için krediyi Amerika ve İngiltere'den alacaktı. Ancak, Nasır bunu "başaramadı". Çünkü Sovyetlere pamuk satıp, silah alması, kendine özgü Cezayir milliyetçiliğinde ısrarı ve Ortadoğu'daki bağımsızlık mücadelelerini destekliyor olması ABD ve İngiliz emperyalizminin çıkarları ile çelişiyordu.
     Suriye yönetiminin 1970'li yıllardan 85'lere kadar Sovyet sosyal-emperyalizmine yaslanan bir askeri ekonomiye dayanması onun da emperyalist sistemden kopamadığını gösteriyordu. Özellikle de Suudi Arabistan yönetici kliğinin ABD ile ilişkileri herkes tarafından tepkiyle karşılanıyordu. Petrol üretiminin en yüksek payını elinde bulunduran  Suud ailesi petrol üretimini ABD'li ortaklarıyla gerçekleştiriyor. Ürdün krallığı da ABD sayesinde ayakta kalabilen türdendir. Zaman zaman Arap milliyetçiliğine de oynayan krallık ikili bir karakter taşımaktadır. Arap rejimlerinin militarist yapılarının kurumlaşmış olması onları büyük oranda askeri harcamalara sevketmektedir. Rejimlerin askeri harcamaları 1960'tan bugüne büyük bir artış göstermektedir. 1963 yılında askeri harcamalar toplamı (1985 değerleriyle) 4 milyar dolara. 1983'te (1985 değerleriyle) 68 milyar dolara ulaşmıştır. 1992'deki savunma bütçeleri ve aldıkları askeri yardımlar 150 milyar doları bulmuştur.
     Bu militarist yapılar emperyalizme bağımlılığı pekiştirdiği gibi çevre ülkelere saldırmanın da askeri lojistik temelini oluşturmaktadır. Bu rejimlerin silahlanmasının yalnızca askeri bir olgu olmasının ötesinde ekonomik, siyasi ve toplumsal yanları da bulunmaktadır.
Silahlanmanın onlar açısından hem iç hem de dış sonuçları vardır. İçte halkın baskı ve tahakküm altında bulundurulması bakımından silah gücü önemli bir rol oynuyor. Devletin soğuk yüzü olan ordu kendi geleceğini silah gücü ile teminat altına alır. Dışta ise sanayi bakımından geri kalmışlığa dolayısıyla iktisadi bağımlılığa yol açar. İktisadi bağımlılık durumuna göre toplumsal ve siyasi bağımlılığı da beraberinde getirir.
     Arap rejimleri bu silahları sadece emperyalist sömürgeciliğe karşı değil aşağıdaki tabloda da görebileceğimiz gibi birbirlerine karşı da kullanmaktadırlar.
1948-1996 yılları arasında Arap ülkeleri arasındaki çatışmalar ve iç ayaklanmalar
Devlet                 Tarih            Çatışma
Cezayir               1963-1964    Halk ayaklanması (Berberiler)
                                             Fas ile çatışma
Çad                    1965-1987    İç savaş (Araplar-Siyahlar)
Fas                    1963-1964    Cezayir ile sınır çatışması 
                          1975-1987    Batı Sahra'ya saldırı
                          1978           Zaire'ye saldırı
Güney Yemen     1975             Etyopya'ya müdahale
                          1986             İç savaş
Irak                     1959            İç ayaklanma (Shammar aşireti)
                          1961-1977    İç savaş (Kürtler)
                          1974-1985    İç savaş (Kürtler)
                         1980-1988     İran ile savaş
                         1990-1991     Kuveyt'in işgali ve müttefikler ile savaş
İran                    1961-1970     Irak'a saldırı
                         1965-1977     Umman'a saldırı
                         1978-1979     İç savaş (müslümanlar, Kürtler ve
                                             diğer siyasi güçler)
                         1979-1989    İç ayaklanma (Kürtler)
                         1980-1988    Irak ile savaş
Kuzey Yemen     1948            Darbe
                         1962-1969    İç savaş
                         1984-1988    Irak'a saldırı
Libya                  1978-1979   Uganda'ya saldırı
                         1972-1981    Çad'a saldırı
Lübnan               1948            Filistin'de savaş
                         1958            İç savaş
                         1975-1989    İç savaş (Katliamlar, Falanjistler
                                            Dürziler, Filistinliler
                                            Emel ve Maruniler
                         1993            İsrail'in saldırısı
Mısır                  1948           Filistin'de savaş
                         1956           İsrail ile savaş
                         1962-1967   Kuzey Yemen'e saldırı
                         1963-1972   Sudan'a saldırı
                         1967           İsrail ile savaş
  1973               İsrail ile savaş

Suriye                1948          Filistin'de savaş
                         1958          Lübnan'a saldırı
                         1967-1970  İsrail ile savaş
                          1970         Ürdün'e saldırı
                          1973         İsrail ile savaş
                          1976-1989  Lübnan'a saldırı
                          1979-1985  İç ayaklanma (Sünni müslümanlar)
Suudi Arabistan   1991          Irak'a saldırı
Umman               1965-1977  İç savaş
Ürdün                  1948          Filistin'de savaş
                           1967-1970  İsrail ile savaş

Arap Rejimlerinin Karakteristik Özellikleri 
     Ortadoğu Arap rejimleri demokratik olma özelliği taşımamaktadır. Suriye, Irak, Libya rejimleri tek parti, tek lider görünümlü askeri bürokratik rejimlerdir. Mısır rejimi dayanağını 1952 darbesinden alan "Mısır milliyetçiliği" temelinde inşa edilen yarı-parlamenter bir rejimdir.Cezayir ve Tunus rejimleri de tek partili, tek liderli rejimlerdir. Ürdün, Suudi Arabistan, Umman, Kuveyt, Fas ve Emirlikler patrimonial tipte krallık rejimleridir. Lübnan ve Yemen iki istisnai durumdur. Bunlar Arap usulü burjuva parlamenter rejimlerdir.
     Aslında herbiri yeni-sömürge ülke ve rejimlerinin yaklaşık benzerleridir. Ve tümünün ortak karakteri korporatist nitelikleridir. Korporatist bir devletin ve rejimin dört temel özelliği bunlarda mevcuttur. a. Rejim, hegemonik-hiyerarşik tarzda örgütlenmiştir. b. Rejim, din ve milliyetçilik anlamında dayanışmacıdır. c. Rejimin, ideolojisi, kültürü, siyasal varoluşu demagojik ilkeye muhtaçtır. d. Rejim, kapsayıcı ve yayılmacı özelliktedir. Bu özellik içte ve dışta uygulanagelmektedir.
        Dünyanın hiçbir bölgesinde servet ve siyaset bu Arap rejimlerinde olduğu gibi tek elde toplanmamıştır. Buna bağlı olarak siyasal farklılaşmayı ifade eden siyasal kültür de gelişmemiştir. Çok ilkel bir milliyetçilik ve din kültürü siyasal-kültürel farklılaşmayı önlemektedir. Elbette bu durum serveti ve siyaseti  ellerinde bulunduran rejim hakimi petrol zengini şeyhlerin, kralların, milliyetçi diktatörlerin çıkarlarına uygundur.
     Arap rejimlerinin ekonomileri klasik kapitalist gelişmeye uygunluk göstermez. 1940'lardan sonra petrolün bulunması bu ekonomilerin temel dayanağını oluşturmuştur.
     Arap ülkeleri yeraltı kaynakları bakımından da zengin durumdadır. Bu ülkeler doğalgaz, fosfat, krom, manganez, demir, uranyum ve asbest rezervlerine sahiptir. Ancak bunların işlenip mamül olarak piyasaya sürülmesi pek söz konusu değildir. Genel olarak hammadde şeklinde ihraç edilmektedir.
     Arap ekonomilerinin gözbebeği petroldür. Dünya petrol kaynaklarının yüzde yetmişini ellerinde tutmaktadırlar. En büyük petrol rezervi sahibi Suudi Arabistan'dır. Bu nedenle ödemeler dengesi fazla vermektedir.
     Arap ülkeleri içinde etkin rol oynayan rejimlerin etnik ve dinsel yapıları iktidarda bulunan klikler açısından düşünüldüğünde garip görüntülerle karşılaşılmaktadır. Irak'ta şii çoğunluk sunni azınlık tarafından yönetilmekte. Filistin'de Arap çoğunluk Yahudi azınlık tarafından; Suriye'de sünni çoğunluk, şii azınlık tarafından; Suudi Arabistan'ın tamamı Vahabi Suud ailesi tarafından, Ürdün'ün tamamı ise Haşimi ailesince yönetilmektedir. Azınlıktaki etnik grubun veya azınlıktaki mezhebin çoğunluğu oluşturanları yönetiyor olması sınıfsal kimlik savaşını değil, mezhep kimliğini veya etnik kimliği ön plana çıkarmaktadır.
****************
Yukarıda yer alan "Arap Rejimlerinin Niteliği" başlıklı yazı. 7 Temmuz 1996 tarihli Ülke dergisinde Turgut Balya adıyla yayınlanmıştır.