EL-KAİDE VE BENZERLERİ

El-Kaideci Ebu Musab Zerkavi
_________________
DİNÇER CEVAT SABRİ
________________________
El-Qaide örgütünün sözcüsü ve aynı zamanda USAme bin Laden'in damadı Süleyman Ebu Geyt (diğer adıyla 'Süleyman M.'), bakın sorgusunda ne demiş :

El-Kaideci Ebu Musab Zerkavi
_________________
DİNÇER CEVAT SABRİ
________________________
El-Qaide örgütünün sözcüsü ve aynı zamanda USAme bin Laden'in damadı Süleyman Ebu Geyt (diğer adıyla 'Süleyman M.'), bakın sorgusunda ne demiş :
"... Soru- 11 Eylül'ü siz mi yaptınız?
Cevap- Evet biz yaptık. El Kaide operasyonu.
Soru- Peki Amerika'nın haberi olmadı mı?
Cevap-Amerika 11 Eylül'ü biliyordu.
Soru- Amerika'nın tavrı ne oldu?
Cevap- ÖNÜMÜZÜ AÇTI. ENGEL OLMADI..."
El-Qaide ile CIA'nın yapışık ikizler olduğunu kanıtlayan bir sürü olay ve açıklama var. Ama bu, herhalde en önemlisi...
Orta ve Yakındoğu'daki enerji kaynakları üzerinde tam egemenlik kurmak, ayrıca silah sanayinin kârlarını maximize etmek için ABD'nin organize ettiği bir tetik güçtür El-Qaide...
"Bakir" coğrafyaların işgaline bahane yaratmak için, Amerikan kamuoyunu savaşın gerekliliğine ikna etmek için, müttefik ülkelerin desteğini almak için, Müslüman ülkelerin emekçilerini sınıf değil din eksenli saflaşmalarda toplamak için El-Qaide gibi câni bir örgüt kesinlikle lazımdı ABD'ye. Oldu işte, yarattılar...
Hal böyleyken bazı "Marxistler", aksi bir tablo çiziyorlar. Mesela Yürüyüş dergisindeki (17 Eylül 2006) bir makalede, 11 Eylül saldırıları şöyle yorumlanıyor: "11 Eylül, sıradan insanların ölümü gibi eleştirilecek birçok noktası bulunmasına karşın, ASIL OLARAK EZİLEN HALKLARIN ÖFKESİNİN BİR İFADESİYDİ". Bu iddia, olgularla hiçbir biçimde bağdaşmıyor. Dahası, bu tezin sahipleri, böylelikle El-Qaide'nin ABD istihbaratından bağımsız bir örgüt olduğunu (!) üstü kapalı biçimde belirtmiş oluyorlar. Evet, El-Qaide ezilen halkların temsilcisi haline geliyor. Kısacası, El-Qaide resmen aklanıyor! Dolayısıyla bu "mantık" ile, ABD'nin gücü (istihbarat ve askerî gücü, becerisi) olduğundan daha zayıf gösterildiği için de bir diğer ağır yanlışa daha düşülmüş oluyor.
Aynı derginin 18 Haziran 2006 tarihli nüshasında, El-Qaide'nin en psikopat militanlarından biri olan Ebu Musab Zerqavi için "... BELİRLEYİCİ YANI anti-işgalci olmasıdır..." deniliyor ve Zerqavi, taşıdığı tüm kusurlara karşın anti-emperyalist direniş cephesinin bir ferdi olarak selamlanıyor. Yani, El-Qaide'nin Amerika'daki derin devlet yapılanmasından bağımsızlığı (!) bir kez daha beyan edilmiş oluyor.
Tıpkı TSK-PKK "savaş"ı gibi, ABD ordusu ile El Qaide'nin "savaş"ı da muvazaalı bir savaştır. Damat bile bunu itiraf etti...
Proletaryanın devrimci partisinin El-Qaide'ye karşı tutumu, ABD ordusuna karşı tutumuyla aynı olmak zorundadır...
Tabii şimdi yine bazıları "Parti-Cephe'ye saldırı var" demagojisiyle ortalığı velveleye verebilir. Yapsınlar. Bu tip "saldırı"lar, Bolşevik gelenekte hem meşru ve hem de lüzumludur...
Hürmetler...
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AbdulkadirSelvi/damat-ezberleri-bozuyor/36380
***
KONUYA DAİR KISA BİR NOT
_____________
TURGUT BALYA
_____________
El Kaide, ABD güdümlü bir kontra İslam örgütüdür, bu çok net olarak ortaya çıktı. Doğrudan ABD bağantılıdır. Aynen Nurcu Fethullah gibi. Fakat Nurcu Fetuş silahsız olarak hegemonya savaşında piyonluğunu kullanıyor.
Öte yandan PKK ise ABD ile dolaylı bir bağlantılık içindedir. PKK doğrudan Türk derin devletine bağlıdır. PKK ile ABD arasında da bir çelişki yoktur. PKK NATO ordusu olan Yunan ordusunun generalleri tarafından eğitilmiştir bu kanıtlarıyla ortadadır. Ve Yunanistan derin devleti bunlar için Yunanistan'da kamp kurmuş, besleyip barındırmıştır. Lavrion kampı denilen bu kamp nasıl oluyor da emperyalizme-kapitalizme karşı mücadele eden güç ve güçlere tahsis edilebiliyor? PKK, ABD ile özellikle de faşist İsrail bağlantıları yoluyla gül gibi geçinip gidiyor PKK, İsrail dostudur. ABD ise Orta Doğu hegemonyasını özellikle İsrail, TC derin devleti ve Barzani vasıtasıyla yürütüyor. Orta Doğu halklarının düşmanı güçlerdir bunlar.
Şimdi Rojava'da danışıklı bir İslamcı-Kürt savaşı vardır. Ancak bölgeye hiçbir güç sokulmadığı için savaş ne durumdadır, gerçek boyutu nedir bunu sadece derin devlet ve ABD biliyor.
Erdoğan hükümeti bir yandan El Nusra İslamcı sömürgecilerini beslerken bir yandan da PYD adlı PKK piyonu sahte Kürt örgütünü Müslüm adlı kukla vasıtasıyla yaptığı görüşmeler yoluyla yönetiyor.
İslamcılar sadece Orta Doğu'da değil, Türkiye'de de ABD-yerli derin devlet kanalıyla yönetiliyor ve güdümleniyor. 12 Mart 1971 darbesinde Arabistan'a değil, karşı çıktığı gavur memleketi dediği İsviçre'ye kaçırtılan Erbakan orada bir yıl kadar bekletildikten sonra 1973 seçimleri için getirtildi ve Milli Nizam Partisi bu kez Milli Selamet Partisi adı altında derin devlet güdümlü faaliyetini sürdürmeye devam etti.
Tabii Erbakan kitlesini daima aldattı, "kanlı mı geleceğiz, kansız mı geleceğiz görecekler" gibi sahte sözlerle kitle aldatıldı, İslamcı kıyam (ayaklanma) bekleyen ahmak İslamcıları oyalamak için de daima "Bakalım kadayıfın altı kızardı mı?" diyerek şartların olgunlaşmadığını, ama bekleyeceklerini sahte bir şekilde ima ediyordu.
Erdoğan kimdir, bugün demokrasi havarisi kesilen, ileri demokrasi yalanını yayan bu şahıs kimdir? Erbakan'ın basit bir çömezi değil miydi? Yerli derin devlet Erbakan'ın miadını doldurduğunu ve de ABD tarafından neo-liberal İslam gömleği hazırlandığını bilmiyor muydu? 28 Şubat darbesiyle Erbakan'ın politik hayatı noktalanıp "YENİLİKÇİLER" adıyla piyasaya sürülen Erdoğan-Gül-Arınç ekibi değil miydi? Ve Milli Görüş gömleğini çıkardım diyen Tayyip Erdoğan değil miydi? Yerine giydiği ne idi? ABD'nin hazırladığı neo-liberal İslam gömleği değil mi?
Oy oranı asla yüzde 13'leri bulmayan İslamcılar Erdoğan'ın AKP'siyle nasıl oldu da yüzde 40-50'lere dayandılar. Buna imkan var mı? Bütün bunlar ABD-yerli derin devletin oyunu değil miydi?
Ve Ergenekoncu çevrelerde Erdoğan için söylenen şu sözcük "cuk" yerine oturmuyor mu? "HAZIRLADIĞIMIZ KAZIKLAR DÖNER BİZİ KAZIKLAR." Evet Erdoğan halka ve sollara karşı hazırlanmış bir kazıktı ancak ABD onu öyle bir kullandı ki, KAZIK DÖNDÜ KAZIĞI HAZIRLAYANLARI KAZIKLADI. Evet, Silivri Dinlenme Kampı DÖNEN KAZIK TARAFINDAN KAZIKLANANARCA doldurulmuştur. Ve çok ilginçtir KAZIKLANAN Perinçek Erdoğan'a karşı Erbakan'ı MİLLİ GÜÇ ilan etmiştir. Çünkü kazığın bir kısmı Erbakan'a bir kısmı da Perinçek'e girmiştir. İntikam amaçlıdır Perinçek davranışı. Ve Perinçek kendi TV kanalından Erbakan'a hisse satmak istemiştir. Ne güzel alışverişler.
Velhasıl Türkiye'de ve Kürdistan'da devrim yapmak zordur, etraf ajan örgütlerle ve şahıslarla kaynamaktadır. Bin düşünüp bir adım atmak gerekiyor.

Soru- Amerika'nın tavrı ne oldu?
Cevap- ÖNÜMÜZÜ AÇTI. ENGEL OLMADI..."
El-Qaide ile CIA'nın yapışık ikizler olduğunu kanıtlayan bir sürü olay ve açıklama var. Ama bu, herhalde en önemlisi...
Orta ve Yakındoğu'daki enerji kaynakları üzerinde tam egemenlik kurmak, ayrıca silah sanayinin kârlarını maximize etmek için ABD'nin organize ettiği bir tetik güçtür El-Qaide...
"Bakir" coğrafyaların işgaline bahane yaratmak için, Amerikan kamuoyunu savaşın gerekliliğine ikna etmek için, müttefik ülkelerin desteğini almak için, Müslüman ülkelerin emekçilerini sınıf değil din eksenli saflaşmalarda toplamak için El-Qaide gibi câni bir örgüt kesinlikle lazımdı ABD'ye. Oldu işte, yarattılar...
Hal böyleyken bazı "Marxistler", aksi bir tablo çiziyorlar. Mesela Yürüyüş dergisindeki (17 Eylül 2006) bir makalede, 11 Eylül saldırıları şöyle yorumlanıyor: "11 Eylül, sıradan insanların ölümü gibi eleştirilecek birçok noktası bulunmasına karşın, ASIL OLARAK EZİLEN HALKLARIN ÖFKESİNİN BİR İFADESİYDİ". Bu iddia, olgularla hiçbir biçimde bağdaşmıyor. Dahası, bu tezin sahipleri, böylelikle El-Qaide'nin ABD istihbaratından bağımsız bir örgüt olduğunu (!) üstü kapalı biçimde belirtmiş oluyorlar. Evet, El-Qaide ezilen halkların temsilcisi haline geliyor. Kısacası, El-Qaide resmen aklanıyor! Dolayısıyla bu "mantık" ile, ABD'nin gücü (istihbarat ve askerî gücü, becerisi) olduğundan daha zayıf gösterildiği için de bir diğer ağır yanlışa daha düşülmüş oluyor.
Aynı derginin 18 Haziran 2006 tarihli nüshasında, El-Qaide'nin en psikopat militanlarından biri olan Ebu Musab Zerqavi için "... BELİRLEYİCİ YANI anti-işgalci olmasıdır..." deniliyor ve Zerqavi, taşıdığı tüm kusurlara karşın anti-emperyalist direniş cephesinin bir ferdi olarak selamlanıyor. Yani, El-Qaide'nin Amerika'daki derin devlet yapılanmasından bağımsızlığı (!) bir kez daha beyan edilmiş oluyor.
Tıpkı TSK-PKK "savaş"ı gibi, ABD ordusu ile El Qaide'nin "savaş"ı da muvazaalı bir savaştır. Damat bile bunu itiraf etti...
Proletaryanın devrimci partisinin El-Qaide'ye karşı tutumu, ABD ordusuna karşı tutumuyla aynı olmak zorundadır...
Tabii şimdi yine bazıları "Parti-Cephe'ye saldırı var" demagojisiyle ortalığı velveleye verebilir. Yapsınlar. Bu tip "saldırı"lar, Bolşevik gelenekte hem meşru ve hem de lüzumludur...
Hürmetler...
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AbdulkadirSelvi/damat-ezberleri-bozuyor/36380
***
KONUYA DAİR KISA BİR NOT
_____________
TURGUT BALYA
_____________
El Kaide, ABD güdümlü bir kontra İslam örgütüdür, bu çok net olarak ortaya çıktı. Doğrudan ABD bağantılıdır. Aynen Nurcu Fethullah gibi. Fakat Nurcu Fetuş silahsız olarak hegemonya savaşında piyonluğunu kullanıyor.
Öte yandan PKK ise ABD ile dolaylı bir bağlantılık içindedir. PKK doğrudan Türk derin devletine bağlıdır. PKK ile ABD arasında da bir çelişki yoktur. PKK NATO ordusu olan Yunan ordusunun generalleri tarafından eğitilmiştir bu kanıtlarıyla ortadadır. Ve Yunanistan derin devleti bunlar için Yunanistan'da kamp kurmuş, besleyip barındırmıştır. Lavrion kampı denilen bu kamp nasıl oluyor da emperyalizme-kapitalizme karşı mücadele eden güç ve güçlere tahsis edilebiliyor? PKK, ABD ile özellikle de faşist İsrail bağlantıları yoluyla gül gibi geçinip gidiyor PKK, İsrail dostudur. ABD ise Orta Doğu hegemonyasını özellikle İsrail, TC derin devleti ve Barzani vasıtasıyla yürütüyor. Orta Doğu halklarının düşmanı güçlerdir bunlar.
Şimdi Rojava'da danışıklı bir İslamcı-Kürt savaşı vardır. Ancak bölgeye hiçbir güç sokulmadığı için savaş ne durumdadır, gerçek boyutu nedir bunu sadece derin devlet ve ABD biliyor.
Erdoğan hükümeti bir yandan El Nusra İslamcı sömürgecilerini beslerken bir yandan da PYD adlı PKK piyonu sahte Kürt örgütünü Müslüm adlı kukla vasıtasıyla yaptığı görüşmeler yoluyla yönetiyor.
İslamcılar sadece Orta Doğu'da değil, Türkiye'de de ABD-yerli derin devlet kanalıyla yönetiliyor ve güdümleniyor. 12 Mart 1971 darbesinde Arabistan'a değil, karşı çıktığı gavur memleketi dediği İsviçre'ye kaçırtılan Erbakan orada bir yıl kadar bekletildikten sonra 1973 seçimleri için getirtildi ve Milli Nizam Partisi bu kez Milli Selamet Partisi adı altında derin devlet güdümlü faaliyetini sürdürmeye devam etti.
Tabii Erbakan kitlesini daima aldattı, "kanlı mı geleceğiz, kansız mı geleceğiz görecekler" gibi sahte sözlerle kitle aldatıldı, İslamcı kıyam (ayaklanma) bekleyen ahmak İslamcıları oyalamak için de daima "Bakalım kadayıfın altı kızardı mı?" diyerek şartların olgunlaşmadığını, ama bekleyeceklerini sahte bir şekilde ima ediyordu.
Erdoğan kimdir, bugün demokrasi havarisi kesilen, ileri demokrasi yalanını yayan bu şahıs kimdir? Erbakan'ın basit bir çömezi değil miydi? Yerli derin devlet Erbakan'ın miadını doldurduğunu ve de ABD tarafından neo-liberal İslam gömleği hazırlandığını bilmiyor muydu? 28 Şubat darbesiyle Erbakan'ın politik hayatı noktalanıp "YENİLİKÇİLER" adıyla piyasaya sürülen Erdoğan-Gül-Arınç ekibi değil miydi? Ve Milli Görüş gömleğini çıkardım diyen Tayyip Erdoğan değil miydi? Yerine giydiği ne idi? ABD'nin hazırladığı neo-liberal İslam gömleği değil mi?
Oy oranı asla yüzde 13'leri bulmayan İslamcılar Erdoğan'ın AKP'siyle nasıl oldu da yüzde 40-50'lere dayandılar. Buna imkan var mı? Bütün bunlar ABD-yerli derin devletin oyunu değil miydi?
Ve Ergenekoncu çevrelerde Erdoğan için söylenen şu sözcük "cuk" yerine oturmuyor mu? "HAZIRLADIĞIMIZ KAZIKLAR DÖNER BİZİ KAZIKLAR." Evet Erdoğan halka ve sollara karşı hazırlanmış bir kazıktı ancak ABD onu öyle bir kullandı ki, KAZIK DÖNDÜ KAZIĞI HAZIRLAYANLARI KAZIKLADI. Evet, Silivri Dinlenme Kampı DÖNEN KAZIK TARAFINDAN KAZIKLANANARCA doldurulmuştur. Ve çok ilginçtir KAZIKLANAN Perinçek Erdoğan'a karşı Erbakan'ı MİLLİ GÜÇ ilan etmiştir. Çünkü kazığın bir kısmı Erbakan'a bir kısmı da Perinçek'e girmiştir. İntikam amaçlıdır Perinçek davranışı. Ve Perinçek kendi TV kanalından Erbakan'a hisse satmak istemiştir. Ne güzel alışverişler.
Velhasıl Türkiye'de ve Kürdistan'da devrim yapmak zordur, etraf ajan örgütlerle ve şahıslarla kaynamaktadır. Bin düşünüp bir adım atmak gerekiyor.
