26 Ocak 2013 Cumartesi


GÖÇEBE OĞUZLARDA DEMOKRATİK DAVRANIŞ VE CİNSELLİK
 


DEMOKRATİK DAVRANIŞ
    “Bunlar, deri çadırlarda oturan göçebe insanlar. Bir süre bir yerde kalıp, sonra başka yere gidiyorlar. Yol üstünde bunlara ait çadırların her yanda kurulu olduğunu görüyoruz. Yaşayışları güç ama kendileri de yollarını yitirmiş eşekler gibi davranıyorlar. Onları Tanrı’ya bağlayan bir dinleri yok. Mantıklarını da kullanmıyorlar. Başlarındakilere ‘Bey’ diyorlar. İçlerinden biri Bey’e danışmak istediği zaman ona gidip, ‘Bey, falanca işte ne yapayım?’ diye soruyor. Ne yapacağına aralarında yaptıkları toplantıda hep birlikte karar veriyorlar. Ama kararı verip uygulamaya geçeceklerinde, içlerinden en basit, en aşağılık olanları bile ortaya çıkıp, karara karşı gelebiliyor.” Arthur Koestler, Onüçüncü Kabile, s. 40, Say Yayınları, Mayıs 1984


CİNSELLİK
   “Kadınları ne kendi erkeklerinin ne de yabancıların yanında peçe kullanmıyor, vücutlarını da örtmüyorlar. Bir gün bir Oğuz’un evinde oturuyorduk. Karısı da yanımızdaydı. Biz konuşurken kadın bir ara vücudunun görünmemesi gereken bir tarafını açıp kaşıdı… Hepimiz gördük. Hemen elimizle gözlerimizi kapatıp, ‘Aman Allahım sen bize günah yazma’ diye yakardık. Kocası güldü. Çevirmenimize şunları söyledi: ‘Sizin önünüzde açılmamızın nedeni, gördüğünüz halde kendinizi tutmayı öğrenesiniz diyedir. Çünkü ulaşamazsınız. Böyle olması gizli olup da elde edilebilir olmasından iyidir.’ Zina bu insanlara çok yabancı. Ama birisinin zina işlediğini öğrenirlerse, onu iki parçaya ayırıyorlar. Bunu yapmak için günahkarı iki ağacın dallarına bağlıyorlar, sonra deviriyorlar ağaçları; o zaman adam ikiye bölünüyor.” Arthur Koestler, Onüçüncü Kabile, s. 40, 41, Say Yayınları, Mayıs 1984