28 Eylül 2013 Cumartesi

ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN OYU KİME?





ERTUĞRUL ÖZKÖK’ÜN OYU KİME?

      Ahmet Kaya hakkında karalama kampanyası düzenleyen ona Hürriyet gazetesinde “VAY ŞEREFSİZ” diye başlık atan Ertuğrul Özkök’ün 2009’daki fikri Perinçek kuyrukçusu sahte TKP’ye oy vermek yönündeydi.

      “Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, köşesinde eşinin TKP’ye oy vermeyi düşündüğünü yazdı. Özkök yazısına 'PAZAR sabahı eşim Tansu ile çok ilginç bir sabah sohbeti yapıyoruz. 'Bir dahaki seçimde oyumu Türkiye Komünist Partisi’ne vereceğim' diyor. Yüzümdeki hayret ifadesini görünce devam ediyor: “Hiç TKP’nin genel başkanının fotoğrafını gördün mü? İnsana güven veriyor. Ayrıca söyledikleri de öyle” diyerek başlıyor. http://www.odatv.com/n.php?n=tkp-baskani-ertugrul-ozkoke-catti-0912091200
 
***   ***   ***

22 Eylül 2013 Pazar

İSLAM, BARIŞ DİNİDİR DİYENLERE...




İSLAM BARIŞ DİNİDİR DİYENLERE, ŞİDDET, İNTİKAM, KATLİAM, İŞGAL, FETİH AYETLERİ


Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.


(BAKARA SURESİ / 216)



Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.


(BAKARA SURESİ / 218)


Musa'dan sonra İsrailoğullarının önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine: "Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım" demişlerdi, O: "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak olursanız?" demişti. "Bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık.)" demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı (öngörüldüğü) zaman, az bir kısmı hariç yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir.


(BAKARA SURESİ / 246)


Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, Allah'tan olan bir bağışlanma ve rahmet, onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır.


(AL-İ İMRAN SURESİ / 157)


Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi: "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun katındadır."


(AL-İ İMRAN SURESİ / 195)


Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz.


(AL-İ İMRAN SURESİ / 200)


Ey iman edenler, (düşmanlarınıza karşı) tedbirinizi alın da savaşa bölük bölük çıkın ya da topluca çıkın.


(NİSA SURESİ / 71)


Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz.


(NİSA SURESİ / 74)


Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?


(NİSA SURESİ / 75)



İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır.


(NİSA SURESİ / 76)


Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."


(NİSA SURESİ / 77)


Artık sen Allah yolunda savaş, kendinden başkasıyla yükümlü tutulmayacaksın. Mü'minleri hazırlayıp-teşvik et. Umulur ki Allah, küfredenlerin ağır-baskılarını geri püskürtür. Allah, 'kahredici baskısıyla' daha zorlu, acı sonuçlandırmasıyla da daha zorludur.


(NİSA SURESİ / 84)


Onlar, kendilerinin inkâra sapmaları gibi sizin de inkâra sapmanızı istediler. Böylelikle bir olacaktınız. Öyleyse Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan veliler (dostlar) edinmeyin. Şayet yine yüz çevirirlerse, artık onları tutun ve her nerede ele geçirirseniz öldürün. Onlardan ne bir veli (dost) edinin, ne de bir yardımcı.


(NİSA SURESİ / 89)


Mü'minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va'detmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır.


(NİSA SURESİ / 95)


Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.


(NİSA SURESİ / 101)


İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azab hazırlamıştır.


(NİSA SURESİ / 102)


(Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


(NİSA SURESİ / 104)


Ey iman edenler, toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arka çevirmeyin (savaştan kaçmayın).


(ENFAL SURESİ / 15)



Kim onlara böyle bir günde -yine savaşmak için bir yana çekilen ya da bir başka bölüğe katılmak için yer tutanın dışında- arkasını çevirirse, gerçekten o, Allah'tan bir gazaba uğramıştır ve onun barınma yeri cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o.


(ENFAL SURESİ / 16)


Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir.


(ENFAL SURESİ / 39)


Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokca zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız.


(ENFAL SURESİ / 45)


Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız.


(ENFAL SURESİ / 60)


Ey Peygamber, mü'minleri savaşa karşı hazırlayıp-teşvik et. Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlub edebilirler. Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kâfirlerden binini yener. Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur.


(ENFAL SURESİ / 65)


Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir za'f olduğunu bildi. Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah'ın izniyle (onların) iki binini yener. Allah, sabredenlerle beraberdir.


(ENFAL SURESİ / 66)


Hiç bir peygambere, yeryüzünde kesin bir zafer kazanıncaya kadar esir alması yakışmaz. Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz. Oysa Allah (size) ahireti istemektedir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.


(ENFAL SURESİ / 67)


Onlarla çarpışınız. Allah, onları sizin ellerinizle azablandırsın, hor ve aşağılık kılsın ve onlara karşı size zafer versin, mü'minler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun.


(TEVBE SURESİ / 14)


Yoksa siz, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan ve Resûlü'nden ve mü'minlerden başka sır-dostu edinmeyenleri Allah 'bilip (ortaya) çıkarmadan' bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır.


(TEVBE SURESİ / 16)


Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cihad edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Bunlar) Allah katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.


(TEVBE SURESİ / 19)


İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır.


(TEVBE SURESİ / 20)


De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.


(TEVBE SURESİ / 24)


Andolsun, Allah birçok yerlerde ve Huneyn gününde size yardım etti. Hani çok sayıda oluşunuz sizi böbürlendirip-gururlandırmıştı, fakat size bir şey de sağlayamamıştı. Yer ise, bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonra arkanıza dönüp gerisin geri gitmiştiniz.


(TEVBE SURESİ / 25)


(Bundan) Sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkâr edenleri azablandırdı. Bu, inkârcıların cezasıdır.


(TEVBE SURESİ / 26)


Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resûlü'nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam'ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın.


(TEVBE SURESİ / 29)



Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.


(TEVBE SURESİ / 38)


Eğer savaşa kuşanıp-çıkmazsanız, O sizi pek acı bir azabla azablandıracak ve yerinize bir başka topluluğu getirip değiştirecektir. Siz O'na hiç bir şeyle zarar veremezsiniz. Allah, her şeye güç yetirendir.


(TEVBE SURESİ / 39)


Hafif ve ağır savaşa kuşanıp çıkın ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.


(TEVBE SURESİ / 41)

19 Eylül 2013 Perşembe

HAİN GENERAL



HAİN GENERAL

         

          Karşısına dikildi
 
          Bir kızıl nefer;
 
          O anda oldu
 
          Ölmüşten beter!!!
 
          Dedi :
 
          Mal, mülk sizin olsun
 
          Bir can
 
          Bir can
 
          Bana yeter!!!

 
          Ocak 1991- Ankara

8 Eylül 2013 Pazar

Belleklere Kazınan Gün: 9 Eylül 1976

 Belleklere Kazınan Gün:
9 Eylül 1976




    Tarihte bugün proletaryanın ve dünya halklarının belleğine kazındı. Büyük insan, büyük deha doğa ile ilişkisine son verdi. Marksistler için o gün her yerde, herşeyde bir siyah vardı. İnsanın günışığında bile ruhunu karartan bir siyah vardı. Gülen yüze bile ağlayan hissi veren bir siyah vardı, o gün.
       Ve tarih onun dünyamızdan ayrılışından birkaç yıl sonrasında iktidarının gaspedildiğine tanık oldu. Deng Siao Ping ve hempalarının Marksizme topyekün ihaneti dönemi başladı. Büyük Proleter Kültür Devrimi'nin önderleri Jiang Quing, Yao Wen-yuan, Van Hung-ven, Can Cun-ciao "Dörtlü Çete" olarak ilan edilip gözden düşürülme kampanyalarına uğradılar.
       Deng Siao-ping'in Türkiye şubesi ve komprador burjuvazinin has adamı Abrakadabra Doğu Perinçek ve hempaları da Dörtler'e saldırarak, Üç Dünya Teorisi'ni reddedip yerine ABD'nin dünya barış cephesine alındığı İki Dünya Teorisini geçirerek, zaten sahte olan Maoculuğunu iyice gün ışığına çıkardı ve kendisinin nasıl bir nesne olduğunu göstermiş oldu.
       Mao Zedung ömrünün son yıllarını dünyada esas akımın savaş olduğu dönemde geçirdi. Esas akımın savaş olduğu o yıllarda Mao Zedung dünya halklarının eline bir mücadele silahı verdi: Üç Dünya Teorisi. Söz konusu teori o dönemler dünyanın -hala- iki komünist devi olan Pol Pot ve Peru Komünist Partisi önderi Gonzalo tarafından savunulmuştu.
       Mao Zedung, Büyük Proleter Kültür Devrimi, Uzun Süreli Halk Savaşı Stratejisi, İki Çizgi Mücadelesi, Üç Dünya Teorisi vb. katkılarıyla Marksizmi zenginleştirmişti. 
       Bugün artık iyice anlaşılmıştır ki, Mao Zedung savunulmadan değil Marksist olmak Marksizme teğet geçmek bile olanak dışıdır.
       Kaldı ki, Nisan 1975 tarihi itibarıyla Marksizm-Leninizm-Maoizm ideolojik-siyasi hattına Pol Pot Düşüncesi de eklenmiştir. Artık, Marksizm dendiğinde Marksizm-Leninizm-Maoizm-Pol Pot Düşüncesi akla gelmektedir.
___________
 
(Okuduğunuz yazı, Mao Zedung'un ölüm yıldönümü nedeniyle ilk kez Eylül 1991 tarihinde AYDINLIK YOL dergisinde yayınlanmıştır.)

5 Eylül 2013 Perşembe

KUTSAL KOYUNLAR

Bilinçli (!) Halkımız
Nelerle Meşgul?


KUTSAL KOYUNLAR




Bu ülkede maalesef derin devletin kutsalları vardır, bundan amaç halk kitlelerinin bilinçlenmesini önlemektir. Ve devrimin önüne set çekmektir.

Milli kutsallar, dini kutsallar bunun başında gelir.

Şahıs olarak ise M. Kemal milli kutsaldır, Tapu Memuru derin eleman Apo milli kutsaldır. Halkların azılı düşmanı Padişahlar milli kutsaldır.

Kuran dini kutsaldır Cami denilen PUTHANE dini kutsaldır. Arap alfabesi dini kutsaldır.

Bu ve benzeri kutsallarla halkı avutmak için bu kutsal kılınmış şahısların herbirinin elinde birer kaval vardır. Ve bu kaval eşliğinde bu topraklarda koyunlarımızı otlatmaktadırlar.

Koyunlarımız sadece cahillerden ibaret değildir. Kendini bilinçli sayan EMEP, sahte TKP' ve onun bir başka versiyonu ve de son yıllarda Partizan kısmen de MKP Apo'nun kavalıyla otlamaktadır.

Neo-liberaller de bu nağmelerle mest olmaktadır. Onların keyfine değmeyin gitsin.

Öte yandan ünlü kavalcı Perinçek Ergenekon'un beste ve nağmeleriyle, sahte TKP, kısmen CHP, İP, TGB'lileri otlatmaktadır.

Bir de hazırlanmış olan bir yeni mera vardır ki, orada hem Türk, hem Kürt hem de diğer halklar birlikte otlatılmak istenmektedir. Bu meranın adı Halkların Demokratik Kongresi'dir. Parti olarak da Halkların Demokratik Partisi'dir. Bu Kongre'nin baş kavalcısı da Apo'dur, beste ve nağmeler ise yeni derin devlete aittir.

Otlayın kutsal koyunlar.